Garipçe videomuzu yazının başına ekliyorum. Kitabı okuyanlardan sonra filmi izleyenlerdenseniz videoyu sona bırakabilirsiniz. Ya da önden izleyebilirsiniz. 🙂

Garipçe

İstanbul’da uzun seneler yaşayan biri olarak, söyleyebilirim ki; doğa nerede bu şehirde diyen pek çok insan var burada. Gelin sizi Sarıyer’in biraz ötesine götüreyim. Garipçe Köyü’ne. 3. Köprünün yapılmasıyla beraber kendisinin ünü oldukça arttı. Hala kendini korumayı başarıyor, bakalım bu daha ne kadar gidecek?

Koyun kenarındaki restaurantlar

Şimdi köy İstanbul’da gibi görünse de aslında tam bir Karadeniz yerleşkesi. Yaşayan insanların çoğu da Karadenizli zaten. Videomuzu izlerseniz kendileri ile yaptığımız röportajları görebilirsiniz. Özellikle Nadide Teyze’nin röportajına bayılacaksınız. 😀 

Garipçe’ye biraz da yukarıdan bakalım, o eskimiş ve el değmemiş yapıyı görebildik değil  mi? 🙂

Garipçe Sarıyer’den 9 km uzaklıkta bir köydür. Gerçekten içerisinde tavuklar görebilirsiniz. Mini minnacık bir yer olan bu köyün içerisinde toplamda 4 restaurant bulunuyor. Bunlardan 3 tanesi koyun hemen yanında bir tanesi ise iç kesimlerdedir. Bunun haricinde de bir bakkalı ve bir de kahvehanesi bulunuyor.

Nerede yenir, ne yenir?

Bu sorunun cevabı belli zaten toplamda 4 restaurant var. Bunların dördü de aynı konsepte sahip. Hepsi karadeniz restaurantı diyebilirim. Tat olarak birbirlerinden çok farklı değil, herhangi birini seçebilirsiniz. Restaurant dediysek sadece akşam balık yemeye gitmenize gerek yok, bence Garipçe’nin asıl olayı kahvaltıları. Biz kahvaltı için deniz kenarındaki Garipçe Aydın Balık Restaurant’ını seçtik.

Yazarken acıktırdı bu görüntüler beni 🙂

Karadeniz dedim ya hani size, o yüzden bir Muhlama yapıyorlar kahvaltıda, aklınız şaşar, yemeden dönmeyin. Kahvaltılar açık büfe şeklinde oluyor. Çeşit Çeşit yiyecek var büfede. Peynir, zeytinden, acılı ezmelere, sigara böreklerine kadar. Pişman olmazsınız.

Muhlama sen nasıl bir şeysin? Peynir severler haydi bakın şu görüntüye

Fiyatlar nasıl?

Koç üniversitesi köye çok yakın, o nedenle hafta içi de hafta sonu da pek çok öğrenci köyü ziyaret ediyorlar, özellikle kahvaltı için. Bu dediğimi öğrenciler iyi dinleyin. Normalde ücretler hafta sonu açık büfe kahvaltı 35 TL, hafta içi ise 30 TL. Öğrencilere yapılan güzellik sonucu ise kahvaltılar hafta içi de, hafta sonu da 25 TL.

Ulaşım

Toplu taşıma ile gelecekseniz Hacıosman – Yenikapı metro hattı ile Hacıosman durağında iniyorsunuz. Metro durağında 150 Nolu otobüs doğrudan Garipçe’ye geliyor.

Park

Park etme konusuna gelirsek koya çok yaklaşmayıp yolda boş bulduğunuz yere park ederseniz ücretsiz park etmiş olursunuz. Koya gideyim rahat edeyim derseniz, otopark ücretlidir. 🙂

Son olarak gitmeden önce köyde yer alan tarihi kaleye göz atabilirsiniz. Kalenin olduğu bölüme gidip güzel bir manzara izleme şansını elde edebilirsiniz. Bu günlerde o manzaraya bir de köprü manzarası eklenmiş durumda.

Puslu bir günde bile güzel bir manzara

Yolda mısır ekmeği satan insanlar olacaktır onların da yanına mutlaka uğrayın. Eve dönerken mısır ekmeğinizi alırsınız. Sevdiklerinizle paylaşırsınız. 🙂 Kısacası garipçe doğal güzelliğin bulunduğu, dokusundan pek fazla bir şey kaybetmemiş olan İstanbul’un nadir yerlerinden. Gidip görmenizi, doğayla iç içe olmak nasılmış hatırlamanızı tavsiye ederim. 🙂

Nadide Teyze ile röportajdan 🙂

Karadenizli abimizle röportaj inanılmaz eğlenceliydi. 🙂

Garipçe böyleydi ,eğer giderseniz bize de yazmayı unutmayın. 🙂

İyi gezmeler!

Eski Foça gezi rehberimiz için tık tık.

P.S: Instagram’da baya etkiniz gelsenize.

instagram.com/serayinpusulasi

Youtube’u zaten söylemiyorum bile.

youtube.com/serayinpusulasi