Amsterdam Gezi Rehberi | 10 Maddede Amsterdam

Merhaba, madde madde Amsterdam rehberiniz fırından yeni çıktı. Tabii ki yine ben okumam o da neymiş diyenler için yaptık size bir güzellik buyrun videomuz! 15 dk da bilgiler sizinle. Abone de olursanız çeşit çeşit rehberlerimizi bulabilirsiniz kanalda.

Okuyayım daha da bilgileneyim diyenlerle de buyrun buradan yakalım. Herkesin bildiği üzere Amsterdam özgürlük kelimesinin ülke olmuş halidir. Dünyanın birçok yerinde yasaklanmış olan maddeler dahi burada legal olmuş durumdalar. Değişik bir yer, tamamen turistik bir yer düşünün. Hatta burada ekstra bir bilgi giriyorum. Sayılarla konuş diyenlere gelsin.

En Çok Turist Alan 10 Avrupa Şehri
  1. Londra
  2. Paris
  3. Istanbul
  4. Roma
  5. Prag
  6. Milano
  7. Barselona
  8. Amsterdam
  9. Viyana
  10. Venedik

Her daim fotojenik Amsterdam

İşte sıralama bu şekilde baya baya turist alıyor. Bazı kaynaklar bizim güzel İstanbul’umuzu Avrupa’dan saymıyormuş, o nedenle kimi zaman yedinci olarak düşünebilirmişiz Amsterdam’ı. Diğer turistik şehirlere nazaran Amsterdam bence metrekare başına düşen turist sayısı bakımından daha yoğun turistik bir yer. Sonuç olarak Amsterdam İzmir’in 33’te 1’i kadar bir yer ve aldığı turist sayısı yıllık günübirlikçi turistlerle beraber 18 milyondan fazla turist alıyormuş. Bunların arasında yerel halkı bulana madalya verirler vallahi.

Sayılara ara verecek olursam, başlayabiliriz artık pusulalık etmeye sizlere. Amsterdam’a 4-5 kere gittim o nedenle resimler eski yeni karışık olacak. Kafanız karışmasın. 

Amsterdam'a Hangi Mevsimde Gidilir?

Gezmenin bence yazı, kışı olmaz, ucuz bileti buldun mu yapıştır. Mesela biz en son gidişimizi Aralık 2017’de gerçekleştirdik çünkü Pegasus indiriminde ucuz uçak bileti bulduk ve yakın arkadaşlarımız Amsterdam’a henüz taşınmışlardı, bir ziyaret edip, iyiler mi, bize ihtiyaçları var mı kontrol etmek istedik tabii ki de. 🙂

Amsterdam’da bi laf var çok güldürüyor beni. Amsterdam’da iki mevsim var. Kış ve Ağustos. 🙂 Ben açıkçası çok kış insanı değilimdir ama bu gezmek için engel midir? Hayır canım değildir, kışın ortasında gittik kaç kere. 

Fakat Ağustos ayında Amsterdam’da artık yanına ceket almadan çıkabileceğin garantidir. İlkbaharda ise kalın bir ceket hava yönünden çok şanslı değilseniz muhtemelen gerekecektir.

Festivalleri düşünecek olursak;

Bence gitmek için en güzel zaman Nisan sonu, Mayıs başıdır. Çünkü Hollanda’nın en büyük festivali King’s Day (Queen’s Day ikisi de olur) her senenin 27 Nisan tarihinde gerçekleşiyor. Hollanda Kral’ının doğum gününü kutluyorlar. Herkesin turunculara büründüğü, etrafta her yerin portakal gibi göründüğü bu festivali kesinlikle görmelisiniz. Neden turuncu diye merak edenlere de 11-16. yüzyılda hakimiyeti sürmüş olan Oranje Prensliğinden dolayı, oranje yani turuncu, ülkenin milli rengi sayılıyormuş. Komik valla şu Hollandalılar. 🙂 Bakın bizim 2014 ziyaretimizden bir kare.

King’s Day’de turuncu görmekten gözleriniz bozulacak. 🙂

Bir diğer sebep ise uçaktan inerken lale bahçelerini göreceksiniz. Rüya gibi bir görüntü gerçekten. Keukenhof’a bir gezi düzenleyin derim. Amsterdam’dan sadece 40 dk uzaklıkta. Burada çeşit çeşit lale bahçelerinden, orkidelere kadar pek çok bitki görebileceksiniz.

Kuekenhof’daki mükemmel lale bahçeleri

10 MADDEDE AMSTERDAM'DA GEZİLECEK YERLER
1. Kanallar

Amsterdam’a iner inmez şehrin kanallarıyla zaten karşı karşıya kalacaksınız. O yüzden bir numaraya bunu layık gördüm. Amsterdam dediğiniz şey kanalların bölmüş olduğu 90 küçük adacıktan oluşan bir şehir. Bu adacıklar ise birbirine tam 1500 köprüyle bağlanıyor. Yani çok kalabalık gördüğünüz ilk köprüde fotoğraf çektirmek için fazla beklemeyin çünkü hepsi birbirinden güzel onlarcası var. Mutlaka bulursunuz kafanıza göre bir kanal.

Köprü zaten çok sayıda kuyruk olanlarda beklemeyin boşuna. 🙂

2. Dam Meydanı

Amsterdam’ın Taksim’i yani en meşhur, en turistik merkezi burası. Önemli günlerde de zaten kendisini lunapark oyuncakları ile görürsünüz. Gün gelir ışık partileri olur. Başka bir gün gelir üzerine Christmas Market kurulur. Baya baya Amsterdam’ın en kalabalık meydanıdır. Kostümlü para toplayan insanlar, sağda solda fotoğraf çeken turistler. Bu meydanda başka neler göreceksiniz peki?

Merkez gibi merkez karşınızda Dam Meydanı 🙂

Kraliyet Sarayı burada yer alıyor. Eskiden burası belediye binasıymış. Sonra Kraliyet Ailesi’ne saray olmuş. Şu sıralar Amsterdam’da oturmuyor aile. O nedenle önemli günlerde konakladıkları rezidans olarak kullanıma devam ediyor.

Kraliyet sarayını alın karşınıza sağınıza bakın bir kilise göreceksiniz. Kendisi Niewe Kerk dedikleri anlamı yeni kilise olan bir kilise. King’s Day gibi önemli günlerde burada taç giydirme törenleri oluyor.

Kraliyet Sarayının Tam karşısında Ulusal Anıt göreceksiniz. Solunda ise Madame Tussauds‘ı göreceksiniz. İçerisinde ünlü insanların balmumu heykellerini göreceksiniz. Eğlenceli bir yer fakat artık ülkemizde de var. Bi dolu Euro vermeye gerek yok benim fikrime göre.

Meydanın hemen yanıbaşında en ünlü alışveriş caddesi olan Kalverstraat bulunuyor. HM, Zara her şey var. Girin bakın gönlünüzce. Yine Dam’dan bakınca göreceğiniz caddesinde de Primark adında Boyner tarzı içinde yok yok olan bir mağaza var. Oldukça uygun fiyatlı seçenekleri bulabileceğiniz yerlerden bir tanesi. 2 çift eldiveni 1.5 Euro’ya aldım. 😀

3. Müze Sever Misiniz? | Museumplein

Severseniz cennete geldiniz demektir. Museumplein denen meydanın içinde yok yok. Rijksmuseum, Van Gogh Müzesi ve Stedelijkmuseum

Van Gogh Müzesi – Amsterdam

En ünlü müzelerinden Van Gogh Müzesi burada yer alıyor. İçerisinde Vincent Van Gogh’un sayısız eserleri yer almakta. Son gezimizde Van Gogh Müzesi’ne gitmedik ama daha önceki gezilerimizden söyleyebilirim ki gitmekte fayda var. 200’den fazla Van Gogh resmi, çizimleri ve mektupları sergilenir. Dünya’nın da en ünlü müzelerinden bir tanesi. Planları önceden yapıp internetten bilet almak en güzeli bu arada.

Fiyat:

Yetişkinler: 18 € 

18 yaş altı: Ücretsiz ( Bu güzel oldu işte)

İpucu: Sabah 9:00-11:00 arasında giderseniz sıra az oluyor. Yetişemezseniz de Saat 15:00’dan sonra gidin. En kalabalık saatleri 11:00-15:00. 

Rijksmuseum

Önünde fotoğraf çekilesi Rijksmuseum da burada yer alıyor. Dünyaca ünlü ressamların eserleriyle karşılaşacaksınız. Amsterdam’ın ulusal sanat galerisi yani burası. Biz gitmedik, sanata çok meraklı insanlar iseniz siz mutlaka gidin görün. Muhteşem binasının tam önüne kış aylarında kurulan buz pisti ve şehrin simgesi haline gelmiş “I amsterdam” yazısı da burada yer almakta. Mutlaka gelip orada bir fotoğraf çektirin. O harflerin içine girmeyenleri topa tutuyorlarmış. 🙂

Rijksmuseum: Müzenin hemen önünde buz pisti ve ikonik I amsterdam yazısı yer alıyor. 🙂

Fiyat:

Yetişkinler: 17.5 € 

18 yaş altı: Ücretsiz ( Bu güzel oldu işte)

4. Anne Frank House

Anne Frank

Bence eğer sanata ilginiz yoksa müzeleri es geçin derim fakat bu hariç. Anne Frank House gerçekten içinizi hüzünle kaplayacak, tüylerinizi diken diken edecek bir yer. İkinci Dünya Savaşı sırasında Yahudi bir ailenin, Nazi zulmünden kaçıp saklandığı evi görüyorsunuz. Kütüphanenin kapı görevi gördüğü gizli bir geçitle hayatlarınıza dokunacak evi görmeden gelmeyin.

Anne Frank’den kısaca bahsedecek olursam, İkinci Dünya Savaşı esnasında, yahudi bir ailenin küçük kızıdır. Gizlenmek zorunda oldukları evdeki tek motivasyonu yaşadıklarını doğum gününde hediye edilen günlüğüne yazmaktır. Bu kadar ileri görüşlü bir kızın kaleme aldıkları yürek burkar. Eğer kitabı okumadıysanız mutlaka edinin, okumam derseniz özetleri de var onlara da bakabilirsiniz veya filmi var, onu izleyebilirsiniz. O merdivenlerde sizin de yürümeniz ilginç bir deneyim oluyor. Öneririm. 🙂

Eğer giderim derseniz internet üzerinden bilet almanız gerekiyor. Buyrun bu site yardımcı olacaktır. 🙂

Fiyat:

Yetişkin: 9,5 €
0-9 yaş: 0,5 €
10-17 yaş: 5 €

Dutch Museum Card: giriş ücretsiz fakat yine de rezervasyonu internetten yapmanız gerekli. 

5. Vondelpark

Bilenler bilir. Central Park’a bayılıyorum. Şehrin ortasında, şehrin nefes almasını sağlayan koca parklara saygı duyarım. Bu da onlardan bir tanesi. Buyrun Vondel Park. Etrafta yürüyüş yapan, spor yapan, bisiklet binen onlarca insan göreceksiniz. Siz de bence bir sabah onlarla birlikte spor yapın.

Videoyu izlediyseniz görmüşsünüzdür mutlaka. Biz Albert Heijn dedikleri, onların Migros’u gibi bir alışveriş merkezinden donut, kruvasan, jambon, peynir, portakal suyu falan alıp parkta kahvaştı yaptık. Hem ucuza geliyor, bol bol yiyebilirsiniz, hem de doğanın içinde tadı bambaşka.

Bayılıyorum şehrin içindeki yeşillere!

6. Yüzen Evler

İşte Amsterdam’ın ilginç özelliklerinden bir tanesi daha yüzen evler. Ev dediğin yüzer mi diyorsanız işte buyrun. Amsterdam özgürlüklerin şehri dedim ya bu da olur. Kanalların üzerinde göreceğiniz tekne benzeri şeyler aslında ev. Kanalın üzerinde gerçekten mükemmel görünüyor. Amsterdam’ın genelinde insanlar evlerinde perde kullanmıyor bizim alışkın olmadığımız bir şekilde. Baya öyle yiyip, içip, ayaklarını uzatarak televizyon izliyorlar. Kanal evlerinde de aynı durum geçerlii. Kanalda tekne turu yaparsanız kesinlikle görürsünüz bu tarz evleri ve hatta nasıl döşediklerini. 🙂 Siz de Airbnb’de bu şekilde ev kiralayabilirsiniz. 🙂

Arkamdaki suyun üzerinde duranlar mükemmel yüzen evler! 🙂

7. Ev Demişken Yamuk Evler

Hiç mi normal bir şey bir yok bu Amsterdam’da derseniz yok valla. Yamuk evler mevcut Buna da öyle yamuk ev demiyorlar benim dediğim gibi. “Dancing Houses” diyorlar. Yani dans eden evler. 🙂 Ne de tatlı isim takmışlar değil mi? Alem adamlar vallahi. Evler gerçekten bu şekilde mi tasarlandı yoksa evler suyun içine inşa edildi diye mi yamuk kesin bir söylem yok. Baya evleri suyun üzerine kazık atıp, beton dökerek inşa etmişler. 🙂 Sağınıza solunuza bakın her yerde bu tarz evler göreceksiniz. En fazla Red Light Street’in oralarda var. 🙂

Bazı evler görüyorsunuz öne yatmış. Sağdaki turuncu çatılı ev baya net.

Amsterdam’da evler neden dar diyecek olursanız da evlerin ön cephe genişliği ne kadar fazla olursa o kadar çok vergi ödüyorlarmış. O nedenle ön cephesi minnacık olan pek çok ev ile karşılacaksınız özellikle de merkezde. 🙂

8. Tekne Turları 

Kanal turu da yapmak gerekiyor Amsterdam’da. Tarihi yapısı hiç bozulmamış o binalara bir de suyun üzerinden bakmak hiç fena fikir olmaz. Bence gün batımına doğru bir saat ayarlayın, ışıklar da yanmaya başlayınca daha bir güzel oluyor çünkü manzara. Bizim arkadaşımızın teknesi vardı, biz onun sayesinde baya geniş bir kanal turu yapmıştık.

Arkadaşımızın teknesinden. Minikmişiz yahu 🙂

Amsterdam’da öyle bir şansı olmayanlar için tavsiyem hop on hop off teknelerdir. Bu seçenekte 24 saat içinde istediğin yerde inip, binebilirsin. Metro gibi kullanabilirsiniz. Ya da lüks tekneler var, içinde yemek bile yiyebilirsiniz veya da kayık gibi küçük tekneleri alıp kullanabilirsiniz, yine deniz bisikletleri de kullanabilirsiniz. 🙂 Seçenek çok seç beğen al. 🙂

9. Blumenmarkt

İşte burası Amsterdam’daki çiçek pazarlarından bir tanesi. Eğer nisan sonu mayıs başı gibi gelirseniz lale mevsimine denk gelirsiniz. Uçakla şehri yukardan gördüğünüzde bile harika lale manzarasıyla karşılaşacaksınız. 🙂 Laleleri yakından görmek istiyorum derseniz yukarıda bahsettiğim gibi Keukenhof adlı bölgeye sadece 40 dk’da ulaşabilirsiniz.

Kışın gittik napcaz derseniz de işte buyrun size güzel mi güzel çiçek pazarları. Dostlarınıza, ailenize lale soğanları alarak onlara bildiğimiz soğan almış taklidi de yapabilirsiniz bence. 😀 Blumenmarkt’a giderseniz lale soğanları, laleler, hediyelik eşyalar bulabilirsiniz. 🙂

10. Rembrant Meydanı

Burası da görünce hayran kalacağınız meydanlardan bir tanesi. Tam ortada Rembrandt’ın heykeli. Önünde ise başka heykeller. O heykeller ne diyecek olursanız, Rembrandt’ın en ünlü eserlerinden biri olan Night Watch (Gece Nöbeti)’un 3 boyutlu olarak heykelleştirilmiş halidir.

Tablonun içine girmiş gibiyim!! 🙂

Eğer Rembrandt ilginizi çekti ise biraz daha bilgi vereyim. Babası zamanın en ünlü değirmencilerinden biriymiş kendisinin. Kendisi ise ressam olma yolunu seçmiştir. Mükemmel yeteneği sayesinde de işte bu kadar ünlü. Hemen meydana yakın bir bölgede Rembrandt’ın müze haline gelmiş evi de yer alıyor. Dilerseniz buraya da girip kullandığı materyalleri ve eserlerini görebilirsiniz.

Bonus: Red Light District ve Coffee Shoplar

E o kadar bahsetmişken Red Light’dan bahsetmeyecek değiliz. Pattaya’da Walking Street’den bahsettiysem burada da Red Light’dan bahsederim. Amsterdam dediğim gibi ütopik bir yer. Yasakçı zihniyetten ziyade bazı şeyleri yasal olarak düzenleyip, kısıtlamayı ve belli bir bölgede toplamayı tercih etmişler. 

Red Light’ı da genel evlerin bulunduğu bir bölge diye düşünün. Kızların dükkan vitrinlerinde dans ederek müşteri beklediği bir alan. Bu arada Hollandalı insanların pek de uğrak noktası değildir. Turistler için yapılmış bir bölge haline gelmiş yani hükümetin mantığı işe yaramış. Kısıtlamamış, ortaya bırakmış böylece halkın ilgisini çekmek yerine, önemsiz bir olay haline gelmiş. Turistlerin işine yaramış. 1000 yaşındaki yaşlı Türk amcaların pazarlık yaptığını görünce kusabilirsiniz sıkıntı yok.

He her gelen turist öyle işlere girecek diye bir şey de yok biz de gidip görüyoruz sonuçta aile olarak. Çocuklu aileler, teyzeler, amcalar ve bir sürü turist merak amaçlı da gidiyor tabii ki. 

Her daim pırıl pırıl ışıklı.

Coffee Shop’lara gelecek olursak, yine kısıtlı bir yasallığa sahip gibi düşünün. Buralarda kahve değil, uyuşturucu satıyorlar aslında. Yine Hollanda halkını buralarda göremezsiniz. Hatta konuştuğum arkadaşlarım turistlerin aşırıya kaçan hareketlerinden rahatsız olduklarını söylüyorlar. Yani hükümetin mantığı çalışmaya devam ediyor. Yasakçı zihniyetin bir işe yaramayacağını gösteren en büyük kanıttır Amsterdam. Coffee shoplar da tamamen turistlere kapısını açan bir aktivite olmuş diyebiliriz. Çünkü turistlere yasak bir şey orada legal hurrraaaaaa koşuyorlar kapısına. 

Benim anlatacağım 10 madde bu kadardı. Umarım keyifle okumuşsunuzdur. Amsterdam’da ne yenir? Ne içilir? Merak ediyorsanız bekleyin. Yazı yolda. 🙂 

Bizi daha yakından tanıyabilmek için bizi Instagram ve Youtube hesaplarımızdan takip edebilirsiniz.

Instagram: @serayinpusulasi

www.instagram.com/serayinpusulasi

Youtube: Seray’ın Pusulası

www.youtube.com/serayinpusulasi

Sakız Adası gezi notlarımız için tıklayın. 

 

 

Related posts

Adrasan – Olimpos – Çıralı | Suluada: Yerli Maldivler

KAMP 101 | Yeni Başlayanlar için Kamp Malzemeleri

Gazozcu Münire | İzmir Mekan Önerisi