Cunda Adası Gezi Rehberi | Ege Adaları

Öncelikle hazırladığımız Cunda videomuz burada. Yazıyı okuduktan önce ya da sonra izlemek size kalmış. 🙂

Cunda Adası

Cunda tadın damağımızda… Bu yılbaşında Cunda’ya gitme kararı verdik. Kendinizi İtalya’da ya da Yunan Adaları’nda hissedebileceğiniz harika bir yolculuk olduğunu düşünüyoruz. Benim de Cunda’ya ilk gidişim olduğu için büyük bir heyecanla araştırmaya başladım. İlk başta korktum aradığımı bulamayabilirim diye ama itiraf etmeliyim ki çok daha fazlasını bulduk.

Cunda’ya buradan bakarak bile hayran kalabilirsiniz. 

 

Cunda Sahil

Yeni adı Alibey olmuş adanın. Kimdir dersek bu Ali Bey; İzmir’in işgalinden sonra Kurtuluş Savaşı’nın ilk kurşununu atan Ali Çetinkaya’dır. Cunda daracık sokakları ile antika ruhundan hiç bir şey kaybetmemiş. Yalnız uyarayım Arnavut taşları ile sık sık karşılacaksınız ve giyeceğiniz ayakkabıya dikkat etmenizde fayda var. Aman çok az topuklu giyeyim bir şey olmaz demeyin. Yılbaşında akşam yemek yiyecek olsanız bile bunu demeyin başıma geldi oradan biliyorum. Paytak paytak yürürsünüz. 🙂 Alın spor ayakkabılarınızı rahat rahat keyfini çıkarın. Yere değil yukarıya yani evlerin güzelliğine daha güzel bir şekilde bakabilirsiniz. Pişmanım evet o ayakkabı oraya giyilmeyecekti.

İşte böyle benim gibi aşağıya bakarak yürürsünüz 🙂

Yazı kışı yok gerçekten Cunda’nın buna emin oldum. Zaten şansımıza buz gibi de olsa harika güneşli bir gün vardı. Yerli amcalardan bazıları incecik dolaşıyorlardı. Eski toprak force ları vardı adeta. Bunu hiç tadamayacak olmak büyük eksiklik. Ben orda zır zır titredim, gölge olan yerlerden paytak paytak kaçtım. (Ayakkabı durumu 🙁 )

Cunda’da Nerede Yenir?

 Biz yeni yıl yemeğini Körfez Restaurant’da yeme kararı aldık. Ancak araştırmalar esnasında pek çok restaurantla görüştük bunun için öncelikle butik otelinde konakladığımız Emre Bey ile görüştüm. Daha sonra Foursquare falan Allah ne verdiyse giriştim olaya. Araştırdığım restaurantla sırasıyla;

Körfez Restaurant, Sahil Restaurant, Deniz Restaurant, Moshos Taverna idi.

Körfez Restaurant: Mezeleri ile ünlü, balığı çok lezzetli bir yer. Sahilde değil iç kesimlerde yer alıyor. Maviş sandalyeleri var.

Fotoğraf çekmeyi unutmuşuz, Balnet’ten ödünç aldık. Giden biri bize yollasın en iyisi 🙂

Deniz ve Sahil Restaurant: İkisi de sahil kenarında yer alıyor. Onların da mezelerinden herkes çok memnun kalmış. Aslında üç mekan da birbirine çok benziyor. Bence üçüne de giderseniz pişman olmazsınız.

Moshos Taverna: Herkes bayılıyor buraya. Rakı değil Ouzo içmek isteyenler için harika seçenek. Yunan müziği eşliğinde güzel bir akşam geçirebilirsiniz.

Fiyatlar hepsi için fix menü:

Körfez: 160 TL

Deniz: 150 TL

Sahil: 120 TL

Moshos Taverna: 250 TL idi.

Yunan tavernalarını çok sevmeme rağmen, normal zamanlarda gayet uygun fiyatlı olduğunu okuduğum Mos
hos Taverna’ya yüksek meblağdan dolayı gitmeme kararı aldık, sonra dayanamayıp aradım ancak 2 kişilik masaları kalmamıştı zaten. Biz de başka bahara dedik ve fasıllı ve dansözlü alışkın olmadığımız türde bir yeni yıl eğlencesine Körfez Restaurant’da dahil olduk. En genç kişiler arasında yer aldığımızı da söylemek zorundayım sanıyorum ki. 🙂


 

Körfez Restaurant mezeleriyle gayet başarılı olduğunu kanıtladı. Özellikle sıcak ot yemenizi tavsiye ederim. Balıklardan da tekir balığı oldukça lezzetliydi. Bence gelirseni neden geldik demezsiniz. Mutlu ayrılırsınız.

Gün arasında neler yapılır onlardan bahsedeyim.

Taş Kahve’yi söylemeden geçmek olur mu a dostlar? Çarpılırız vallahi söylemezsek. Cunda’ya gidiyorsan herkes sorar taş kahveye gittin mi? Videoda da anlattım gerçekten her klişe kötü olmak zorunda değil. Bu da bence gayet iyi bir seçenek hem kahvehane de içmek isteyenler için bira servisi de var. Tavla da oynarsınız, bence güzel bir seçenek ben beğendim.

Yüksek tavanlı Rum esintilerinin hakim olduğu bir seçenek. Yapımında da Cunda’da hakim olan Sarımsak taşı kullanılmış. Bir de sitesine girerseniz de bu hikaye ile karşılaşırsınız. Cunda’da turistler yüzünü denize, yerliler ise sırtını denize döner diye bir sözleri de varmış. Gerçekten bu doğruydu tüm turistler bizler de dahil olmak üzere denize yakın masalardan yer kapmaya çalışırken, dedeler denize en uzak noktada oturuyorlardı. O dedeler bu kadar turistten memnun mu yoksa eski sakin günlerini özlediler mi bunu bilemeyiz.

Antika vazonun içinde gibi hissettik kendimizi 🙂

Ayvalık tostu yemek de gerek tabii ki. Bunun için durağımız Ayvalık tostçular çarşısı, arabayı çıkarmak istemiyorsanız dolmuşlar sürekli gelip gidiyor. Biz karışık, tulum peynirli ve sucuklu kaşarlı olandan tattık. Hepsi de gayet lezzetliydi.

Bu arada bence Cunda insanı çok zevkli, butik otellerin dekorasyonları çok güzel, sağına soluna baktığında her yerde ay ne tatlı diyeceğiniz parçalar var. Her kafe, bar kendini o kadar güzel renklendirmiş ki insan gerçekten gözünü alamıyordu.

Kapalı bir çarşının içerisinde bu tostçular

Karadeniz Pastanesi mesela, pek çok insanın hayalini kurduğu rengarenk pastaneyi oturtmuşlar Cunda’nın ortasına işletiyorlar tatlı tatlı. Gerçekten yemeseniz de oraya bir uğrayın dedim. Görsel bir şölen görmek için. Cilveli Bar bir diğeri.

Vino Şarap Evi ve Uno Pizza adlı mekanlar ise daha batı tarzında mekanlar. Yemedik, içmedik ikisinde de çünkü ikisi de kapalıydı. Ancak okuduğum kadarıyla ikisi de harika yerler. Yazın gidersek mutlaka göz atacağız.

Tablo musun diye sordurdu insana Cunda

Ne Alınır?

 Körfez restoranda yedik dedim ya ilk olarak orayı keşfe çıktık yolda da sakızlı Cunda Peynir’i yazan bir tabela ile karşılaştık. Mandıranın adı ise Kesebir Mandıra idi. Peynir delisi olarak hemen içeri adımımızı attık ve tattık. Açıklamasına göre bu hellim peynirinin benzeri bir peynirdi. Piştiğinde sakız aroması daha çok ortaya çıkıyordu. Hemen az bir şey aldık denemek üzere. Sakızdan da belli olacağı üzere Yunan kültüründen gelme bir alışkanlıkmış. Eve gelince denedik sakız aromasının her türüne bayılan biri olarak sakızlı Cunda peynirinden de oldukça memnun kaldık.

Süs eşyaları ve takı toka dolu her yer. Takıcılar çarşısı bile var. Hediyelik dükkanlar da bol miktarda var. Sokakta renk cümbüşünün içinde rahatça gezip, alışveriş yapmak artık sizin elinizde.

Kışın bile takı doluydu, yazın ne olur kim bilir, sol taraftaki kapalı tezgahlara dikkat

Nereye Gidilir?

Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı

 Burası Aşıklar Tepesi’nde yer alan manzarası süper bir yer. Cunda’nın gidilmeden olmazlarından. Eskiden Agios Yannis Kilisesiymiş burası. Hemen yan tarafında ise değirmen varmış, görevi manastıra un sağlamak. Aslında o değirmenden geriye bir kaç parça temel taşından başka bir şey kalmamış ancak Rahmi Koç’un Cunda’ya olan düşkünlüğü sonucundan Rahmi Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı restore edip, orayı bir kitaplık haline dönüştürmüş.

Kameranın arkası harika bir manzaraya sahip. Videoda var, dilerseniz izleyebilirsiniz. 😉

Büyükelçi olan Necdet Kent’in isminin verilme sebebi ise kişi okumayı çok seviyormuş, yaşlanıp görme sağlığı bozulunca göremediğime değil, okuyamadığıma üzülüyorum demiş. Bu arada böyle adam ve eşinin çocuğu da büyüyünce Coca Cola’nın CEO’su olmayı başarmış Muhtar Kent’tir. Muhtar Kent babasına ait 1300’ü aşkın kitabı da kitaplığa armağan etmiş.

Size anlatmak için daha da çok bilgi topluyorum.

Kilisenin hemen yanında bulunan Panorama kafenin manzarası ise bir harika mutlaka oturup bir çay için ve harika manzaranın keyfini çıkarın.

Rahmi Koç Müzesi – Taksiyarhis Kilisesi

 Taş Kahve gibi bu kilisenin yapımında da Sarımsak Taşı kullanılmış. 1927-28 yıllarında, kilise binası camiye çevrilmiş. Yıllar içinde çok hasara uğrayan yapı yine Rahmi Koç Vakfı’nın düzenlemesinden geçmiş ve Rahmi Koç müzesi haline kalmış. Malesef yeni yılda kapalıydı. O nedenle giremedik ama öğrendik ki Ankara ve İstanbul’dakilerden çok farklı değilmiş. Burada da teneke oyuncaklar, model arabalar yer alıyormuş. Kışın 10:00 – 17:00, yazın 10:00 – 19:00 arası açık ancak dikkat pazartesileri kapalıymış.

 


Rahmi Koç Vakfı’nın yenilediği haliyle karşınızda

Şeytan Sofrası

Şimdi ise rotayı Şeytan Sofrası’na çevirin. Aslında bunu yapmak için en iyi zaman gün batımı çünkü güneş tam karşısından batıyor. Fotoğraf çekmeyi sevenler falan hiç kaçırmasın aniden sürsün oraya arabayı. Karşıdaki manzarayı anlatıyorum hazır olun. Cunda Adası, Midilli Adası, girintiler çıkıntılar. Hatırladıkça orada olmak istiyor insan. Bir de hikayesi var orada yazıyor. Kısaca anlatayım. Osmanlı döneminde lakabı şeytan olan biri Ayvalık’ı terkedip bu dağa çıkıyor. Sonra Ayvalık civarında kıtlık oluyor. Direkt bu adama bağlayıp, adama doğru taarruza geçiyorlar. Çobanın biri de bu adama haber veriyor durumu. Adam hemen bir sofra hazırlıyor. Herkes sofranın güzelliğine kapılıp yemeğini yemeye başlıyor. Bu sıra da adam kaçıveriyor.

Ay bu nasıl manzara?

Bir de şeytanın ayak izi var insanlar içine para atıyor diye okumuştum ben ama yeni moda gelmiş insanlar kurdele, peçete vb. şeyler bağlıyor ayağın etrafındaki kafesin üzerine. Biz de iki kurdele aldık, dilek tuttuk. Adet yerini bulsun dedik. Tanesini 50 kuruşa satıyorlar. Kar marjı en yüksek olan materyal böyle tarihi yerlerdeki kurdeleler sanırım. Çayın marjını bile geçer ben size söyleyeyim. 🙂

Fotoğraf severler, manzara severler, sizi bekler burası

Nerede Kalınır?

Bence Cunda’ya gidiyorsanız atın lüx otelleri bir tarafa atmak lazım. Çünkü butik otellerin işletmecileri çok samimi, oteller tarih kokuyor vallahi. Ben açıkçası antika meraklısı biri değilimdir. Evimi de mesela antika değil daha modern ve rahat bir şekilde dekore etmeyi severim. Ancak bir gidin de nasıl buluşturmuşlar eskiyi yeni ile görün derim Cunda’da.

Biz Florina Otel’de kaldık. Emre Bey sahibi, süper bir sohbeti var kendisinin. Oteli de çok güzel dizayn etmiş. Ben bayıldım. Dezavantaj olarak görmek isterseniz Aşıklar Tepesine yakın yani birazcık yüksek. Ama Cunda minik bir ada zaten her yer birbirine yakın. O nedenle bence tercih edilebilir. Yine denize yakın tercih ederseniz pek çok butik otel var içleri de en az Florina kadar güzel. Bu konuda Booking.com, tripadvisor vb. sitelere güvenebilirsiniz. Oylamalar gerçeği yansıtıyor.

10 maddede Cunda’da yapılması gerekenler

  • Cunda demek kendinizi bambaşka kültürde hissedebileceğiniz bir yer demek. Bol bol yürüyün, rahat ayakkabı almayı sakın ama sakın unutmayın.
  • 4 Mevsim gidilebileceği aklımızda olsun.
  • Aşıklar Tepesin’deki kitaplığa (Sevim ve Necdet Kent Kitaplığı) uğrayın, hemen yanındaki kafede (Panaroma Cafe) manzaranın tadını çıkarın.
  • Lüks oteller değil, butik otelleri tercih edin.
  • Taş Kahve’de kahvenizi için.
  • Mezeleri çok lezzetli Körfez, Sahil ya da Deniz Restaurant güzel seçenek. Sıcak ot tabağı istemeyi unutmayın.
  • Manzara için 8 km uzaklıktaki Şeytan Sofrası’na çıkmayı unutmayın.
  • Ayvalık Tostu’nu Tostçular çarşısında yiyin, hepsi benziyor ama biz Mesut’u tercih ettik.
  • En çok adı duyulan plajı Sarımsaklı Plajıdır, oldukça uzun bir plajdır.
  • Peynir ve zeytin konusunda master olmuş durumdalar mutlaka evinize dönmeden sakızlı hellim olarak adlandırabileceğim sakızlı cunda peynirini deneyin. Çeşit çeşit peynir ve zeytinlerden alın. Biz Kesebir Mandıra’dan aldık.

İyi gezmeler,

Daha da gezmek isterseniz;

Akyaka Gezi Notlarım için tıklayınız.

Eski Foça Gezi Notlarım için tık tık. 

P.S: Instagram’da baya etkiniz gelsenize.

instagram.com/serayinpusulasi

Youtube’u zaten söylemiyorum bile.

youtube.com/serayinpusulasi

Related posts

Adrasan – Olimpos – Çıralı | Suluada: Yerli Maldivler

Amsterdam Gezi Rehberi | 10 Maddede Amsterdam

Gazozcu Münire | İzmir Mekan Önerisi

1 yorum

ismail kesebir 29 Haziran 2017 - 22:37

KESEBİR mandırası olarak bize yazınızda yer verdiğiniz içi teşekkür ederiz yazılarınızda ve çalışmalarınızda başarılar dileriz

Yorum yap