Merhaba pusulalar, nasılsınız bakalım? Evet! Mardin seyahatinden ayağımın tozuyla gelir gelmez yazıya başlayayım dedim ki unutulanlar olmasın. Öncelikle videolu gezi rehberimiz, isminin hakkını versin diye videomuz hazır! Ben okumam arkadaş, bana gideceğim yeri göster diyen varsa hemen aşağıdaki videomuzu izleyebilir.
Amacım, size “user friendly” (kullanıcı dostu) bir Mardin rehberi hazırlamak olacak. Adım adım rotalarla, 3 günde Mardin’in altını üstüne getireceğiz beraber. Yazının sonunda da kısa kısa notlar olacak. Rotayı okurken siz not almaya uğraşmayın diye rotanın özetini yazının sonuna koydum. Ekran görüntüsünü aldığınız zaman, gezi esnasında baktıkça yazının önemli konuları şıp diye aklınıza gelecek. O yüzden mutlaka yazıyı okuyun, ardından notları yanınıza alın derim! 🙂
Rotalı rehber fikri nereden aklıma geldi? En son Biz Evde Yokuz buluşmasına katıldım. Gördüm ki insanların en çok istediği (ben de isterim tabii ki) rota rota rota! Çünkü turistik yerleri aktarıyoruz ama hangi sırayla gitmeleri gerektiğini de görmek istiyor insanlar. Adım adım Medeniyetler Şehri Mardin rotamızı aktarıyorum sizlere.
Havaalanından Ulaşım
Şu sorunun cevabını alana kadar kılı kırk yarmıştım ama siz şanslısınız. Çok küçük bir havaalanına sahip Mardin’de Havaş hizmeti bulunmuyor. Havaalanından iniyorsunuz sizi hemen taksilere yönlendiriyorlar, taksimetre kültürü Mardin’de çok gelişmemiş. Pazarlıkla biniyorsunuz, Eski Mardin’e gitmek için 50 TL ile başlayıp maksimum 40 TL’ye iniyorlar. Bu bir seçenek ama 3 günlüğüne gidiyorsanız ve sadece kabin bagajlarınız varsa atlayın o adımı. Toplu taşıma candır derim. Kapıdan çıkar çıkmaz otoyolu görebiliyorsunuz. Bu otoyoldan;
- Kızıltepe Mardin otobüslerine sadece 3.5 TL’ye biniyorsunuz. Sizi Mardin Yeni Şehir merkezine götüren araç bu.
- İldo durağında iniyorsunuz. Oradan kırmızı tabelalı eski şehir dolmuşları kalkıyor. 1.75 TL’ye ona bindiğiniz gibi Eski Mardin’e ulaşabilirsiniz.
Toplamda kişi başı 5.25’e hallettiniz. Bugünün parasıyla 1 Euro değil.
Mardin’de Konaklama
Bu sorunun cevabı belli arkadaşlar. Eski Mardin’de konaklayın. Çünkü Mardin’de Eski Mardin’i gezeceksiniz ve gezeceğiniz her yer yürüme mesafesinde.
Biz fiyat performans açısından Dara Konağı’nı tercih ettik. Havaalanından ulaşım açısından rahattı. Eski Mardin dolmuşundan Gazi konağı durağında inerseniz otelin neredeyse önünde inmiş oluyorsunuz. Biraz merdiven inmek gerekli sadece. Biz dolmuştan inip, otelin sokağına gelince büyülenmiştim. Kendi ülkemde hiç bilmediğim bir kültür ve mimari ile karşılaşmak beni değişik duygulara soktu. Artık Türkiye’yi daha çok gezme kararı aldık. Hesapladım yurtdışında gördüğümüz ülke sayısı kadar, Türkiye’de şehir görmemişiz ne büyük ayıp! Bekle bizi Türkiye geliyoruz. 🙂
Konaklamaya dönelim; Kesinlikle Eski Mardin’de konaklayın dediğim gibi. Dara Konağı çevreye göre uygun fiyatlıydı.
- Oda fiyatı günlük: 130 TL
Biz hotels.com’dan ayarladık. Aslında kahvaltı dahil değildi fakat 2 sabah otelde kahvaltı yapmamıza rağmen hediye ettiler kahvaltıyı. Personel çok ilgiliydi. Konak zaten 850 yıllık eski bir konak olduğu için Mardin mimarisini çok güzel yansıtıyordu.
Eksi yanları:
- Odalar nemliydi. Konak çok eski olduğu için önüne geçemiyorlarmış. Biz nemli bir yatağa yatıp hasta olma riskini göze alamadığımız için odadan çıkmadan önce klimayı çalıştırıp öyle geziyorduk. Yoksa hasta olurduk. İşe yaradı mı? Evet! 🙂 Yatmadan en az 1-2 saat önceden açmanız gerekli klimayı.
- Restorasyon iyiydi, dokuyu çok bozmamışlar ama banyoyu öyle bir paravanla ayırmışlar ki tüm atmosferi bozuyor oda içindeki. Neyse o kadar olur. Fiyat performans açısından yine de iyiydi.
1. Gün
Baştan söylüyorum cuma sabahtan gidip pazar akşam üstü döndük. Sizin de hafta sonu tarifeniz mutlaka bu şekilde ya da benzer olacaktır. Mantığımız 1. ve 3. gün Mardin’in içini gezmek. 2. gün ise sadece bir günlük araba kiralayarak Mardin çevresini gezeceğiz. Mardin içi için kesinlikle araba ihtiyacınız olmayacak. 2. gün ise araba kiralayacağız. Böylece koca gezide sadece bir günlük kiralama ücreti ödeyeceğiz.
PTT Binası ve Mardin Kalesi
Başlangıcı buradan itibaren koydum. Bu binaya şöyle dışarıdan bile baksanız yeter. 1890 yılından kalma tarihi bir bina görerek başlamak iyi fikir diye düşündüm. Arkada beliren Mardin Kalesi’nin ihtişamını da gördük mü bu bize bir süre yeter. Mardin kalesine cadde boyunca bakın ara ara size gülümseyecektir. Bu arada Mardin Kalesi aslında doğal bir kale. Dağ kendi başına kale gibi yani. Ana kayaların üzerine çok az taş inşa edilerek kurulmuş.
1. Cadde
Eski Mardin’in ana caddesi burası. Neredeyse göreceğimiz her şey bu caddenin üzerinde. Bu caddenin üzerinde bulunan tüm yapılar aslına uygun bir şekilde yenilenmiş ve aynı renklerde tabelalar kullanarak bütünlük sağlanmış. Sarı kalkerden yapılma evlerin büyüsüne rahatça kapılabilirsiniz yani. Bu bütünlüğü bozan özellikle bazı dükkanları ve bankaları şiddetle kınadım. Akbank mesela kıpkırmızı çıkmış aradan. Yakışmamış. Binaların yanı sıra, gümüşçüler, sabuncular, restoranlar ve daha aklınıza gelebilecek pek çok şeye ev sahipliği yapıyor. Mardin gezimizin çoğu bu cadde üzerinde geçecek.
Ulu Camii
Artuklular’ın Mardin’e bıraktıkları en güzel şeydir Ulu Camii, aynı zamanda şehrin en önemli simgesi haline gelmiştir. O kadar eskidir ki bazı kaynaklarda Anadolu’nun en eski camiisi olduğunu okuyabilirsiniz. 16 kitabeli, 2 minerali bir camii imiş. Günümüzde yalnızca 1 minaresini görebiliyoruz. Camii’nin içerisinde Hz. Muhammed’in sakalının bulunduğu bir bölüm yer alıyor. Avlusundan içeri girdiğinizde güvercinler karşılıyor sizi, tıpkı bu şehir, barışın, kardeşliğin şehri, farklı dinler ve farklı diller burada iç içe yaşıyor der gibi.
Kilise çanlarının, ezan sesine karıştığı Mardin’den de bu beklenir. Ulu Camii öyle bir konumda ki gidene kadar dar sokaklar ve pek çok çarşıyla karşılaşacaksınız. O çarşılara geçelim şimdi.
Kayseriye Çarşısı
1500 yılında yapılmış ve içinde Mardin’e dair ne var ne yok bulabilirsiniz. Bakırlar, sabunlar, magnetler, altın ve gümüşü incecik hale getirip, işlendiği telkari hediyelikler ve dahası. Kapalı Çarşı’nın Mardin versiyonu diyebiliriz. 🙂 Hazır çarşı bölümündeyken söyleyelim. Pazar günü bu çarşıların hiç biri, haftanın diğer günleri kadar hareketli olmuyor. O sebeple Mardin alışverişlerinizin çoğunu pazar olmayan bir günde tamamlarsanız daha rahat edersiniz.
Revaklı Çarşı
Burası benim Türkiye sınırları içerisinde gördüğüm en enteresan çarşılardan bir tanesiydi. Sanat çarşısı kısaca. Her bir dükkan farklı bir atölye. İçerisinde bakır sanatından, halı işlemeciliğine kadar pek çok atölye bulunuyor fakat sanatsal bir bakış açısıyla.
Mesela bu aşağıdaki resimde notlar göreceksiniz. Bu notları sanatçı abilerimizden bir tanesi hazırlamış. Mardinli kişilerin hayat hikayelerinden sözler bulunuyor. Akıllılık yapıp her birini numaralandırmış. Herkes yalnızca kendi numarasını bilirmiş. Sebebi; Kişiler ileride söylediği sözden vazgeçerse söz bana ait demek zorunda kalmasın diyeymiş.
Zinciriye Medresesi
Ulu Camii civarından çıktıktan sonra yolun karşısına geçin. Burada sizi çok ihtişamlı binalar bekliyor. Öncelikle merdivenler, ardında ise bir okul göreceksiniz ki ne okul yani. Kapısı ayrı güzel kendi ayrı güzel.
Daha da yukarı tırmandığınızda sizi Mezopotamya Ovası’nın uçsuz bucaksızlığı ile Zinciriye Medresesi karşılayacak. O kadar merdiven çıkmanın bir anlamı olmalı gerçekten değil mi? 🙂
Zinciriye Medresesi, benim görmek için meraktan çatladığım Kasımiye Medresesi’nin mimarı tarafından dizayn edilmiş. Zaten içerisinde aynı havuz konseptinden bulunuyor. İkisinde de hikaye aynı. Suyun aktığı oluk, doğumu temsil ediyor. Aktığı küçük hazne, hareketli olduğu için bebekliği, daha uzun hazne gençliği, dar bir oluk daha var yaşlılığı, en son havuz da mahşeri temsil ediyormuş. Buradan anlaşılmadıysa videonun 9:27 dakikasından itibaren görsel bir şekilde açıklıyorum.
Fotoğraf 1: Bu hikaye çok güzel tamam ama asıl bir şey var ki, o kadar yazı okudum hiç birinde göremedim. bebeklikten, gençliğe geçilen küçücük oluğun üzerine telefon ya da fotoğraf makinesini koyunca öyle bir manzara karşılıyor ki sormayın. Bu kıyağımı unutmayın sakın. 🙂
Fotoğraf 2: Bu arada bu Zinciriye Medresesi’nin bir terası var, aslında çıkış yasak ama siz yine de konuşup ikna edebilirsiniz. Mehmet Bey biz daha ona sormadan, bizi kendisi terasa çıkardı ve muhteşem manzarayla bir fotoğrafımız daha oldu.
Mardin Müzesi
Artık ücretli yerlere geldik.
Giriş ücreti: 5 TL (Müze Kart ya da iş bankası kartı geçerli. 18 yaş altı ücretsiz.)
Bu müze Mardin’in kaç medeniyete ev sahipliği yaptığını görmeniz için güzel bir fırsat. Eskiden patrikhane olarak kullanılan bu bina, müze için çok verimli olmuş. Her katta ayrı uygarlığın eserleriyle karşılaşmak mümkün.
Mozaikler, sütunlar, arkeolojik kalıntılar, takılar gibi pek çok objeyi bu müzede görebilirsiniz.
2. gün Mardin’de ne yedik?
En altta topluca vereceğim nerelerde yenilebileceğini ama ayrıntılı hallerini gün gün ayırıyorum.
Sabah Kahvaltısı:
- Seyr-i Mardin güzel bir seçenek olacaktır. Mezopotamya’ya karşı kahvaltı yapmak, ardından kahve içmek bir seçenek olabilir. *Ramazan ayında saat 18:30’a kadar kapalı.
Mardin’de sabah kahvaltısı kültürü çok fazla yok, biz o yüzden otelimizde yapmayı tercih ettik kahvaltılarımızı.
Öğle Yemeği:
- Kebapçı Rıdo: Of of of bence yediğim en güzel yemek Rıdo’daydı. Kebap ve yanında gelen biberler enfesti, ayranla öyle bir gitti ki. Eski Mardin’deki şubesi Ramazan ayı boyunca kapalı aman dikkat. Yeni Mardin’de açık ama:)
Sabah ya da Akşamüstü Kahvesi:
- Mezopotamya Kahve: Bu kafenin kahvelerin de, çalışanlarından da çok memnun kaldık. Benim favorim Dibek Kahvesi, Ersin’in favorisi Süryani kahvesi oldu. Burada içmenizi öneririz. Kahve bölümünde bu kahvelerle ilgili detaylı bilgiler gelecek. 🙂
Akşam Yemeği:
- Cercis Murat Konağı: Et konusunda Mardin’de yediğimiz etlerin her biri çok güzeldi. Ortaya gelen meze tabağı çok ünlü, bu sebeple biz de hemen aldık meze tabağını. Hiç bilmediğimiz pek çok lezzetle tanışmış olduk. Çilekli roka salatası da çok ilginçti benim için. Fakat yerken tarifini çözmek zor olmuyor, hemen size vereyim tarifini evde yapın. Roka + çooook bol sumak + zeytinyağı + ince dilimlenmiş çilek. Tarifimiz bu aşırı kolay. Gelmeden evde deneyin derim. 🙂 Ekmekli ova kavurması, kuzu but dolma, ayvalı kavurma aldık ortaya ana yemek için. 4 kişi fazlasıyla doyduk. Hepsini de öneriyorum. 🙂
2. gün
Araba Kiralama
Bugün Mardin çevresini gezeceğimiz için hem hızlı hem de konforlu olması açısından sadece bir günlüüğüne araba kiraladık.
Ortalama fiyat: 130 TL
Araba kiralama ile ilgili çok fazla yazı okudum. Olumsuz şeyler yazan çok fazla olmuş. Bizim de mesela klimamız bozuk çıktı. Aynısı Adana’da da başımıza gelmişti. 😀 Kesinlikle klimaları kontrol edin. Çöl sıcağında kavrulursunuz yoksa. Havaalanından da kiralayabilirsiniz ancak biz havaalanına git gel yapmayalım, vaktimiz de çok az zaten dedik ve oteldeki görevli aracılığıyla ayarladık. Bu sayede otelin önünden aldık, otelin önünde bıraktık aracı.
Rotamız:
- Deyrulzafaran Manastırı
- Dara Harabeleri
- Beyazsu
- Midyat
- Mor Gabriel Manastırı
- Hasankeyf
Deyrulzefaran Manastırı
Arabayı aldıktan hemen sonra Eski Mardin’e 4-5 km’lik mesafede bulunan Deyrulzefaran Manastırı ilk durağınız olsun. 09:00’da açılıyor manastır. Mardin içinde olmasına rağmen toplu taşımayla zor olur diye bunu ikinci güne bıraktık ki böylece arabayla konforlu gidebildik.
Giriş ücreti:
- Normal: 8 TL
- Öğrenci: 4 TL
Müze kart geçmiyor.
Bu manastır inanılmaz fotojenik bir manastır. Adını safrandan almış ve M.Ö. 4000 yılından beri ayakta kalabilmiş. Güzel giysilerle gitmekte fayda var. Manastırın içerinde güneş tapınağı, Meryem Ana Kilisesi, kaya mezarlığı gibi bölümler bulunuyor. Kaya mezarlığında tam 52 Süryani patriğinin mezarı varmış. Hepsi; kıyamette İsa’nın geleceği yön olarak düşünülen doğu yönüne sandalye üzerinde oturarak gömülürmüş.
İçerisine girdiğinizde genelde tur ile denk geliyorsunuz ve rehberi birden sizin de rehberiniz oluyor. O nedenle içeri girdiğinizde çok fazla bilgi öğreneceksiniz. Çıkışta ise içinde bulunan yemyeşil bahçede Safran Çayı içmeyi unutmayın. 🙂
Dara Harabeleri
Arkadaşlar gerçekten bir gezide bu kadar güzel bilgi öğrenmek beni hayrete düşürdü. Çok sevindim. Deyrulzafaran’dan hemen sonra Dara Harabeleri’ne gidin. Burası antik bir kent, çok büyük oranda çıkarılmış fakat hala çalışmalar sürüyor. Tamamı ortaya çıktığında Efes Antik Kenti kadar büyük olacağına inanılıyor. Agora’sı, kaya mezarlıkları ve sarnıçlarıyla görülesi bir yer.
Kaya mezarlığında insan iskeleti bile görebileceksiniz. Tıpkı Deyrulzafaran’da da olduğu gibi oturarak, doğu yönüne bakarak gömülmüş insanlar. Her gelen medeniyet her yeri farklı amaç için kullanmış. Kimileri Sarnıç’ı su için kullanırken, kimi medeniyetler depolama alanı, kimi medeniyetler ise düşmanlardan saklanma yeri olarak kullanmış.
Bu bilgileri öğrenmek çok kolay! Giriş aslında ücretsiz fakat kapıda çocuklar duruyor. Harçlıklarını çıkarabilmek için sizlere rehberlik yapan lise çağındaki çocuklardan birini tutun ve başlasın size anlatmaya. Kendiniz de gezebilirsiniz ama sadece etrafa bakarsınız. O çocuklardan biri anlatırsa, hem cebine harçlık koyarsanız hem size anlatırlar bilgilenirsiniz, hem de yardım yapmış olursunuz. 🙂
Beyazsu
Nusaybin üzerinden, Suriye sınırına paralel giden bir yoldan Beyazsu’ya gidebilirsiniz. Burası yemyeşil bir mesirelik alan. Tahtlardan oturma yerleri de var. Çok şirin, çok fotojenik bir alan. Yol üstünde kalıyor ve buraya uğrayabilirsiniz. Bizim zamanımız kalmadığı için içerisine girmeden uzaktan baktık. 🙂 Eğer Mayıs gibi giderseniz gelinciklere rastlayacağınızı unutmayın. 🙂
Midyat
Midyat’ı öğle vaktine getirip yemeğinizi de burada yiyebilirsiniz. Biz Gelüşke Hanı’nda “Gelüşke Restoran’da yedik. Lezzeti çok iyiydi ancak fiyatlar turistik olduğu için pahalıydı, porsiyonlar minnacıktı. Yine de çalışanlar ikramları ile mutlu ettiler. Ramazan’dan dolayı kapalı olmasaydı Bahar Restoran’ı deneyecektik. Siz isterseniz deneyin ve bize de yazın nasıl olduğunu. 🙂 Midyat’ın görülecek yerleri;
- Gelüşke Hanı
- Midyat Mağaraları
- Midyat Konuk Evi (Giriş Ücreti: 2TL)
- Tarihi Midyat Evleri
Gelüşke Hanı Midyat’ın en turistik noktası. İçerisinde kaya mağaralarının olduğu bölüme de göz atabilirsiniz. İnanışa göre ilk yerleşim yerlerindenmiş o mağaralar! Ardından Midyat Konuk Evi’ne gidip bir Midyat Evi’nin içerisi nasıl gözükür bakabilirsiniz. Buraya gelen kişilerin çoğu Sıla dizisi burada çekilmiş diye geliyorlar ama asıl amaç bence o tarihi dokuyu tadabilmek. Terasından mükemmel bir Midyat manzarasını izleyebilirsiniz.
Mor Gabriel Manastırı
Giriş Ücreti: 5 TL
Arkadaşlar buradan da çok etkileneceksiniz. Büyük bir alanda yer alıyor. Önündeki dut ağaçları ve içerisindeki huzuru hissedebilirsiniz. Hristiyanlar için çok önemli din merkezlerinden ve hala içerisinde din adamları yaşıyor. Gelen kişiler belli bir sayıya ulaştıktan sonra Süryani bir rehber tarafından gezdiriliyorsunuz. Ben bu işi çok sevdim. Belli bir ücret alıyorlar ama bir rehber de sizi gezdiriyor. Bu sayede sadece yazıları okuyarak gezmiyorsunuz ve çok fazla bilgi öğreniyorsunuz.
Mesela; Mor kelimesi Süryanice “Aziz” anlamına geliyor. Mort ise “Azize” anlamına geliyormuş.
Hasankeyf – Batman
Batman’e geldik Supermen’e ne zaman gideriz diye iğrenç bir espri yapmamı engelleyin bence. 🙂 Hasankeyf Midyat’ın kuzeyinde yer alan Mardin’e dönmeden önceki son durağınız olsun.
Buraya gitmek için lütfen acele edin çünkü bu güzelim yer, baraj yüzünden sular altında kalacak. İnsanların evleri, tepelerde Toki’nin yaptığı sitelere taşınacakmış. Tarih ile Toki yer değiştirmiş anlayacağınız.
Buraya gittiğimizde aslında görülmesi gereken kilise taşınıyordu, kale kapısı taşınıyordu. Hasankeyf Kalesine’de giriş yok ama yine de gittik.
Neler mi gördük 5000’den fazla irili ufaklı mağara bulunuyor Hasankeyf’te. Ben şok oldum. Çünkü altlarda bulunan mağaralar iki dağın birbirine birleştirilmesiyle kaybolacakmış ve tepedeki mağaralara rahat ulaşabilmek için yol yapılacakmış.
Tanıştığımız amca eski günlerini anlattı. 1971 yılına kadar mağaraların bulunduğu tepedeki o bölümler baya baya çarşıymış. İnsanlar o mağaraların içerisinde yaşamışlar 1971 yılına kadar. Amcanın dediğine göre o mağaralarda bir tane boş yer yokmuş. Nasıldı yaşamak diye sorduğumda çok güzeldi dedi. Kışın bir soba yakıp bütün mağaranın içindeki odaları ısıtmak çok kolaymış. Yazın ise oldukça serin olurmuş mağaraları. Ne hayatlar düşünebiliyor musunuz?
Hasankeyften’de kültürlenerek ayrıldık ve doğru Mardin’e doğru yol aldık. 🙂
3. Gün
Arabayı vermeden hemen Kasımiye Medresesi’ni görün derim. Eski Mardin’in içerisinde, yakın görünse de yokuşu falan var diye herkes size taksi tutun diyor. Hazır elinizde aracınız varken, vermeden önce hemen Kasımiye Medresesi’ni görün. Taksi 40 TL’ye gidiyor pazarlıkla. Aman dikkat! Azıcık mesafede 40 TL ödemeyin hiç. Kasımiye Medresesi’ni görüp hemen Eski Mardin’e gidin, arabayı bırakın ve ilk gün göremediğimiz ufak tefek yerleri görelim.
Kasımiye Medresesi
Zinciriye Medrese’sini çok beğenmiştim ya, işte burası da neredeyse aynısı. Zaten aynı mimar tasarlamış. Buranın en önemli özelliklerinden bir tanesi gün batımını muhteşem bir şekilde izleyebiliyor olmanız. O yüzden ayarlayabilirseniz, güzel bir gün batımı saatine denk getirebilirsiniz. Fakat büyük bir zamanınızı yer. Ulaşımın zor olması vs. gibi etkenlerden dolayı. Araba altınızda varsa ve saati denk getirebilirseniz gidin derim. Külliye şeklinde tasarlanmış. Öğrenciler ortada bulunan havuzda, yıldızların yansımasından gökyüzü araştırmaları yapıyorlarmış. Ne ilginç bilgiler.
Mor Behnam (Kırklar Kilisesi)
İçerisi tarihi ve kıymetli eşyalarla dolu bir kilise. Benim okuduğum bloglarda bir tavsiye görmüştüm. Kilise etrafında yaşayan ailelerde ev yapımı şarap ve likör bulunuyormuş. Dükkanlardan almak yerine buralardan alabilirsiniz şarabı demişler. Bizim deneyimimiz sonucunda şarapları çok da başarılı bulmadık ve fiyatı çok yüksekti. Siz yine kendi damak tanıdınıza uyarsa alabilirsiniz. Mor Behnam’ın çok yakınında Mor Yusuf Kilisesi ve Meryem Ana Kilisesi de bulunuyor. Onları da ard arda ziyaret edebilirsiniz.
Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi ve Dilek Sabancı Sanat Galerisi
Giriş Ücreti: 2 TL
1. cadde boyunca yürürken kalan alışverişlerinizi yapabilir, öğlen yemeğinizi yiyebilirsiniz. Bu kez öğle yemeğiniz için Kebapçı Yusuf Usta’yı deneyebilir, Rıdo ile karşılaştırabilirsiniz. 🙂 Kahvenizi de içtikten sonra Sakıp Sabancı Müzesi’ne doğru yol alabilirsiniz. Eskiden vergi dairesi olarak kullanılan, şimdilerde Sabancı Müzesi’ne ev sahipliği yapan bu binada Mardin’in kültürel ve sanatsal birikimine dair çok şey öğrenip, gezi içinde duyduklarınızı pekiştirmiş olacaksınız. 🙂 Kısa bir özet niteliğinde olacak.
Mardin’i bitirdik arkadaşlar! Hayırlı, uğurlu olsun 3 günde altı üstüne geldi. Şimdi ben size güzel bir kıyak yapıp özet geçmez miyim? geçerim. 🙂 Alışveriş bölümünden sonra “Ekran Görüntüsü Almalık Bilgiler” bölümünde tüm yazının kısa kısa notları olacak:) Sadece bu bölümün ekran görüntüsünü bile alsanız Mardin’de felekten bir üç gün çalarsınız.
Mardin’de Alışveriş
Alışveriş yapmalık en doğru yerlerden bir tanesidir. En önemli bilmeniz gereken pazar günleri aradığınız dükkanın kapalı olması muhtemeldir! 🙂 Geçelim konumuza en ilginci ile başlıyorum:
Telkari Takılar: Mardin’e özgü el sanatı ismidir telkari. Altın veya gümüş incecik hale getirilir. İplik iplik olduktan sonra şekil verilir ve çok zarif altın ve gümüş modelleri ortaya çıkar. 🙂
Süryani Nazar Boncuğu: Yine gümüşçülerde bulabileceğiniz. Nazara karşı koruduğuna inanılan, tıpki bizim nazar boncuklarımız gibi turkuaz renkteki iki delikli kolye uçları. Hemen bir tane aldım. 🙂
Hayalet Badem Şekeri: İlginç bir şekilde ilk etapta mavi olup, ardından zaman geçtikçe beyazlaşan badem şekerleri. Mavi hali o kadar yumuşak ve tatlı ki insan yedikçe yiyor. Beyazlaştıkça sertleşiyormuş.
Sabun Diyarı: Her çeşit sabun bulabileceğiniz sayısız sabuncu var. Tavsiyem geliyor!! 1. Cadde üzerindeki lüks sabunculardan almak yerine Kayseriye Çarşısı vb yerlerden, yani ara sokaklardaki satıcılardan almanız. Örneğin, arkadaşımın 10 TL’ye aldığı eşek sütlü sabunu, biz 2 tanesini 5 TL’ye aldık ve hiç kimyasal kokmuyordu.
Dibek, Süryani, Menengiç Kahvesi: Eve dönerken en beğendiğiniz kahveyi almayı unutmayın. Biz Dibek Kahvesi’ni Mezopotamya Kafe’de içip bayılmıştık. Görgülü Kahve’den aldıklarını söylediler ama pazar günü kapalı olduğu için biz malesef Artukbey’den almak zorunda kaldık. O da lezzetli şansımıza. 🙂
Bonus! En Ünlü Kahve Çeşitleri:
- Mırra Kahvesi: Çok acı ve koyu bir kahve. Bir kaç kez demlenerek elde ediliyormuş. Sonuç: çok sert!
- Menengiç Kahvesi: Menengiç ağacından üretilen bir kahve türü. Komik gelecek ama ben buna kebaplı kahve diyorum. Çünkü baharat tadı çok yoğun. Ersin de muhallebi kahve diyor mesela haha. 🙂
- Süryani Kahvesi: Kakuleli bir kahve. Sert kahve sevenler için güzel bir seçim. Ersin’in favorisi.
- Dibek Kahvesi: Benim favorim. Starbucks’a gidip White Chocolate Mocha içenlerdenseniz size göre bir kahve. İçerisinde çok fazla aroma var. Krema bile var, baya iyi. 🙂
Safran Çayı: Dayrülzafaran’da içtiğimiz çayı Ersin çok beğenmişti. O nedenle ona biz de eve dönerken aldık.
Bakır Sahan: Eğer seviyorsanız hemen alın. Mardin’den alın çünkü fiyatları çok uygun. Yarım kilolukları 25-30 TL’ye satıyorlar.
Süryani Şarabı: Ya dükkanlardan, ya da Kırklar Kilisesi etrafındaki halktan ev yapımı satın alabilirsiniz. Ev yapımı olanlar biraz pahalı bizce.
Magnetler: Her yerden alabilirsin. Unutmayın almayı. Bir geziyi hatırlatan en güzel şey magnetlerdir bence. 🙂
Ekran Görüntüsü Almalık Mardin Rotası ve Bilgileri
Yukarıdaki yazıları okuduk ama hatırlamak için not almanız gerekiyor değil mi? O işi de sizin için ben yaptım resim de koymadım ki rahatlıklıkla yer kaplamadan ekran görüntüsü alabilin! 🙂 Sizin bir yorumunuzla yüzümüz gülüyor, bunu yapmışız çok mu? 🙂
Mardin içinde gezilecek yerler;
- PTT Binası
- 1. Cadde
- Ulu Camii
- Kayseriye Çarşısı
- Revaklı Çarşı
- Zinciriye Medresesi
- Mardin Müzesi
- Kasımiye Medresesi
- Mor Behnam Kilisesi
- Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi
Mardin Çevresinde Araba Kiralayıp Gezme Rotası;
- Deyrulzafaran Manastırı
- Dara Harabeleri
- Beyazsu
- Midyat
- Mor Gabriel Manastırı
- Hasankeyf
Ücretli Gezilecek Yerler Kaç TL Arkadaşım?
- Mardin Müzesi: 5 TL, Müze Kart geçerli.
- Deyrulzafaran Manastırı: Normal 8 TL, Öğrenci 4 TL
- Mor Gabriel Manastırı: 5 TL
- Midyat Konuk Evi: 2 TL
- Sakıp Sabancı Mardin Kent Müzesi: 2 TL
Mardin’de Nerede Yenir?
Sabah Kahvaltısı: Mardin özelinde gelişen bir sabah kahvaltısı kültürü yok gözlemlediğimiz kadarıyla. O nedenle otelinizde hızlıca bir kahvaltı yapmanızı öneririz. İlla dışarıda yapalım derseniz. Seyri Mardin’de Mezopotamya manzarasına karşı kahvaltı yapabilirsiniz.
Öğle Yemeği:
- Kebapçı Rıdo: Mardin’de yediğim en güzel şeylerden biriydi. Közlenmiş biberleri, lavaşı, eti ve ayranı muazzamdı.
- Kebapçı Yusuf Usta: Ramazan boyu Eski Mardin şubesi kapalı olduğu için biz tadamadık ama o da çok seviliyor.
- Midyat’ta iseniz: Bahar Restoran öneriliyor, biz gittiğimizde kapalıydı. Gelüşke Restoran’da yedik. Lezzetli fakat porsiyonlar küçüktü.
Akşam Yemeği:
- Cercis Murat Konağı
- Bağdadi Restoran
Tatlı:
- Sadık Künefe
Olmazsa olmaz Kahve:
- Seyr-i Mardin Kafe*
- Mezopotamya Kahve*
- Marangozlar Kahvesi*
* Üçü de güzel manzaraya sahip.
Mardin’den Ne Alınır?
*Dikkat! Pazar günü pek çok yer kapalı!
- Telkari Takılar
- Süryani Nazar Boncukları
- Hayalet Badem Şekeri
- Çeşit Çeşit Sabun
- Dibek, Süryani, Menengiç Kahvesi
- Bakır Sahan
- Süryani Şarabı
- Magnetler
Çok öpüyoruz!
İyi gezmeler!!
PS: Instagram’da baya etkiniz gelsenize.
Youtube’u zaten söylemiyorum bile.
Eski Foça gezi notlarım için tıklayınız.